Hep üst üste geliyor galiba, gelince bir şeyler.. Hani kalabalıkta insanların ayakları altında ezilmeden yürümeye çalışan fareler vardır ya çizgi filmlerde, öyle hissediyorum ben de artık. Sağımdan, solumdan bana çarpan onca şeye rağmen , hep bir tökezleme halinde olmama rağmen , yalpalayarak da olsa yürüyorum hep. Hatta koşmaya çalışıyorum kalan son nefeslerimle.. Aslında ne kadar acı değil mi bu yaşta bunları söylüyor olmam? Henüz kaç yıldır yaşıyorum gerçekten ve kaç yıldır hissediyorum ki etrafımdakileri? .. Ama işte fark etmeye başladıkça ertafındakileri , insanın çektiği her şey de artıyormuş zaten..
Hep üst üste geliyor sanki.. Dostoyevski 1881 yılında "Bireysel ve toplumsal felaketlerle dolu bir çağda yaşıyoruz." demiş. Evet 1881 yılında.. Hala bireysel ve toplumsal felaketlerin olduğu bir dünyada yaşıyoruz oysa ki biz.. Arkadaşının canına,malına, duygularına, mutluluklarına kast edenler burnumuzun dibinde. On binlerin canına , malına , yaşama haklarının hepsine birden kast edenler burnumuzun dibinde.. Biz , onların burnunun dibindeyiz.. Hepimiz birbirimize kast ediyoruz farklı yönlerden. Herkes farklı şeylerle, ayrı noktalarla giriyor konularına.. Üst üste geliyor işte o zaman gerçekten..
Altında eziliyormuş gibi hissediyorum üst üste gelenlerin.. Altında eziliyorum demek istemiyorum. Güçlü davranabilmek istiyorum yaşadıklarıma karşı.. Ama artık bu kadar güçlü davranmak zorunda olmak da istemiyorum.. Hem güvenmek istiyorum karşımdakilere sonsuz.. Hem de gölgemden şüpheleniyorum.. Ne istiyorum ne istemiyorum bazen onu bile kestiremiyorum.. Ama sanırım olay da tam olarak burda oluyor işte. Belki de diyorum, belki de çok erkendir zaten ne istediğini bilmek için?..
Sonra bazı örnekler hatırlıyorum tarihin gösterdiği büyük insanlardan.. Ne kadar da gençken biliyorlarmış neler istediklerini.. Suratımda garip bir ifade . Düşünmeye devam ediyorum her zamanki gibi..
260207szn
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
suç sende değil..
Yorum Gönder