Başkasının hatasıydı o...Genelde her insanın hayatında çok önemli bir yeri olan , anne dediğimiz,demekten keyif duyduğumuz kişinin,kendi annesinin hatasıydı...Yılarca küçümsenmişti,unutlumak istenip de göze batan kararmış,kuru bir çalılıktı yemyeşil bir bahçede.Her annenin isteyeceği mükemmel evlat olmadığına dair karar muhtemelen beş yaşındayken yaptığı herhangi bir yaramazlıkla verilmiş,sonra da kardeşinin gölgesinde buluvermişti kendini.O gölgeye mahkum edilmeye çalışılmıştı,bunu fark ediyordu.Ederdi tabi...Bu her fırsatta hatırlatıldığında pek de zor olmuyordu anlamak.Unutmak,göz ardı etmek,fark etmemek ise söz konusu bile değildi zaten...Çünkü Ali daha güzel yerleştiriyordu babasının bardağını ve peynirini ,bırakmalıydı ,o yapsındı.Oyuncak treni kesin Ali toplamıştı yine değil mi?Her zaman böyle oluyordu zaten,yapmadığı işleri ona yıkıyordu ,annesi olarak bunun farkındaydı hiç boşuna öyle değilmiş gibi davranmasındı..
Evet,en iyi okulları kazanmıştı,burslar almıştı başarısı sayesinde,üniversiteyi de kazanmıştı.Aynı anda çalışmış ve iyi bir kadın bulup evlenmişti.Bir sürü şeyi aynı anda yapabilmek o gölgede kalmayacağının bir kanıtıydı tabi!!Başka e olabilirdi ki?Yoksa kazanmakla bitmemiş miydi?Okumak ve bitirmek de gerekiyordu galiba,peki iş ne olacaktı?Karısı ne yapacaktı?Onu da zorla işten çıkarmamış mıydı ben bakarım sana diye...
Hayatından bir sorumluluğu çıkarması gerekiyordu.Psikolog öyle söylemişti.Kocaman gözlerini açıp,kalın kaşlarını kaldırmış,alnındaki binlerce yolun ona kattığı salak ifadesinin farkında bile olmadan , her şeyi aynı anda yapamayacağını açıkça belirtmişti.Annesi de olsa aynı şeyi derdi muhtemelen."Hepsini aynı anda yapamazsın Ahmet.."
Okulu bırakmıştı o da.Oysa çok seviyordu.Gerçeği söylemek gerekirse karısından daha çok seviyordu belki de.Karısı ona her gün sadece hayata dair yeni problemler gösteriyordu.- Faturalar vardı hayatta.Böyle çalışırsa belki onları ödeyebilirdi evet ama peki ya karısı olarak ne yapacaktı o?Çocuk doğurmayacak mıydı?Annesinin de tansiyonu yine fırlıyordu,bir şeyler yapmak lazımdı.Artık ona eskisi gibi de davranmıyordu.Sevmiyordu galiba onu?..- O da; üçüncü sınıftan terk ettiği edebiyat fakültesinin acısıyla kendini çalıştığı otelin resepsiyonuna verdi.Öylece,sıfatsız,kimliksiz,ortada kaldığını hatırlamamalıydı belki..Belki de buna neden olan kadının,ona kaybettiklerini hatırlatan yüzünü olabildiğince az görmeliydi.Sabahlara kadar çalıştı,yetmedi.Akşama kadar çalıştı,yetmedi.Eve gittiği nadir zamanlarda da işten bahsetti,kesmedi..Gittiği yerlere sığamıyor,sığdığı zaman da yanındakine zehir ediyordu.Annesi haklı çıkıyordu ama çıkmamalıydı da.Dayandı.Ayağa kalktı.Karısını sevebilir,işe gidebilir ve her şeyi mükemmel şekilde yönetebilirdi.Zira kardeşi yürütüyordu.Mühendisliği bitirmek üzereydi,staj yapıyordu,eve para bırakıyor ve annelerini hastaneye bile götürüyordu bu arada.Olağan,aptal,her zamanki tetkikler olsa bile...
Ayrıldı.Annesi haklı çıktı.Hem de beklediğinden de fazla.Ayrıldığında karısı üç aylık hamileydi.Daha bu sorumlulukları fazlayken ,çocuk mu?Nasıl olabilirdi ki bu?..
Doğumunu görmemişti.Sonraki ilk üç ayı da..Sonra kızını ilk gördüğünde kimse yokmuş yanında.Ne hissettiğini yüzünde gösterebilecek mimikleri yakalayabilecek bir tek kişi olmamış tanımadığı hemşirelerden başka.Hayatının bu anı es geçilmiş yani kader tarafından.Tıpkı onun hayatını es geçtiği kıvırcık küçük kızına yaptığı gibi..
Sadece ayrılmışlardı işte..Küçük ve yepyeni bir mucize bile ,bozulmuş dengeleri,uyumu düzeltmiyordu belki de her zaman ...
060207
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
Bişeyemi hayatımızı adamalıyız bu hayatta yani?
Eşit olarak bölünce alınmıyo mu istenen verim?
mutluluk denen şeyi aradım yazının içinde,aralarda ufacık el sallıyor gibime geldi sadece ama:)
Yorum Gönder